Bir Küçük Veda, Bir Küçük Anı
St Sava’nın altın mozaiklerine yansıyor hüznüm
Sıcak soğuk bir Belgrad gününde
Çaresizce dua edip kurtuluşu arayan insanlar…
Tanrı beni sevmiyor.
Ve çalıyor kilise çanları
Alaycı bir melodiyle.
Uzun geceler akıyor Tuna nehri gibi, ağır ağır…
Sen yanımdayken bile var sana mahrumiyetim.
Artık hiçbir şey değil eskisi gibi
Umudum vardı ama yok oluyor ağır ağır, sokaklarında Belgrad’ın
Sen, gülüşün, çatık kaşların ve eskizlerin
Ben, hüznüm, gülen suratım ve şiirlerim
Bir küçük keyif bir küçük eğlence
Dört gün sürecek bir hikaye, benim için zor, çok zor bir hikaye
Bakma, aldanma gülen dudaklarımın muzipliğine
Yanıyor alev alev bir kahır ateşi içimde
Bende bitmeyen aşk sende hiç başlamamış bile
Özlüyorum her hayalimi, kurduğum seninle
Ve uzaklaşırken St Sava’nın yeşil kubbelerinin görkeminden
Bir köşe başı, iki köşe başı, üç köşe başı ilerlerken
Durup hayranlıkla izlediğin yeşil soğuk sokakları
Unutmak mı kolay unutamamak mı
Diğer evrenlerin diğer güneşleri ışıl ışıl parıldarken
Hafiften esiyor hava yaz gibi, sabahtan eser yok
Her bir dokunuşun yarattığı melodiler piyanonun tuşlarında
Sarıyor loş ışıkları altındaki portreleriyle Little Bay’i
Yalnızlığımlayım yine, sen ise kendi evreninde…
Bir bir yudumluyorum şarabımı, şerefe!
Başımı yastığıma koyduğumda gömülüyorum içine karanlık rüyalarımın
O özlediğim dokunuşların, tatlı gülüşün, kadife tenin…
Alelacele bir kez daha sevmeliyim seni dört günde
Sonra bu hikaye bitecek ve başkası olacaksın yine
Bir küçük veda daha ama bu da bir küçük anı işte
Belgrad’dan sevgi ve özlemle…